On sekizinci yüzyıl Sussex’inin en meşhur mülkü Wideacre iflasın eşiğindeydi. Köylüler yoklukla savaşırken Wideacre arazisi harabeye dönmüştü.
Ancak Dower’ların evinde iki çocuk, Julia ve Richard, korunaklı bir masumiyetle büyüyordu. Wideacre’nin eşit varisleri olan bu çocuklar, köye karşı duydukları bağlılık ve aşkla amansız rakipler haline gelecekti. Üstelik çocukluklarından bu yana birbirlerine duydukları gizli aşkla, günahların en büyüğünü işleyeceklerdi. Julia ve Richard’ın kaderi birlikte yazılmıştı. Ancak sadece biri, her şeye sahip olabilirdi. Sadece biri, her şeyi miras alabilir ve Wideacre’nin küllerinden doğmasını sağlayabilirdi. Sadece biri, Beatrice Lacey’nin gerçek mirasçısı olabilirdi.
Philippa Gregory’nin çoksatan “Wideacre” üçlemesinin ikinci kitabı olan bu zengin ve sarsıcı roman, bizi trajik sırlara, heyecan dolu entrikalara ve kaderden de güçlü bir aşkın içine sürüklüyor. Kadınlığı en büyük talihsizliği, inancı en değerli mirasıydı.