Jane Jonas’ın hiç arkadaşı yoktu. On altıncı yaşgünü yaklaşırken, peşini bırakmayan rüyalarından başka bir şey düşünemiyordu. Rüyalarında, birbirlerinin kaderi olduklarını söyleyen o yeşil gözlü genç kimdi? Neden onu bırakmıyordu?
Annesi, Jane’e sadece uyurgezer olduğunu söylüyordu ama Jane, gerçek dünyayla düş dünyasının birbirine geçtiğini adı gibi biliyordu. Sonunda, tuhaf bir şekilde, kasabaya yeni taşınan yakışıklı Evan’la arkadaş olmuştu. Bu büyüleyici genç adamın gözü Jane’den başkasını görmüyor gibiydi.
Jane de onu her şeyden çok istiyordu ama rüyalarındaki yabancı, aklını karıştırmaya devam ediyordu. Jane, iki dünyanın arasına sıkışıp kalmıştı. Biri, tanıdığı, henüz yeni bir aşk ve heyecanla dolu dünyasıydı. Diğeri ise meleklerin, kurtadamların ve onu baştan çıkarmaya çalışan karşı konulmaz bir yabancının yaşadığı karanlık ve tehlikeli bir dünya...