Ülkenin dört yanında garip bir olay meydana geliyordu. Ölen gençlerden bazıları
ölü olarak kalmayıp diriliyor ve hayata geri döndüklerinde ise artık eskisi gibi olmuyorlardı. Herkes korkuyordu onlardan, yaptıkları her şey yanlış anlaşılıyordu. İçinde istenmedikleri bir toplumun arasına karışmak için ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlardı. Oakvale Lisesi’nin yönetimi ‘biyotik açıdan farklı’ gençleri daha sıcak karşılamaya çalışsa da, öğrenciler nefes almayan biriyle kafeteryada yan yana oturmayı, ya da aynı sınıfı paylaşmayı istemiyordu. Ve ‘yaşam engellileri’ temelli olarak ortadan kaldırmak isteyenlere karşı ‘yaşayan ölü’leri koruyacak bir yasa yoktu. Phoebe, Tommy Williams’a, yani ölü çocukların liderine kapılınca buna kimse inanamadı. Ne en iyi arkadaşı Margi, ne de futbol takımının yıldızı, komşusu Adam. Adam, Phoebe’ye karşı arkadaşlıktan öte duygular besliyordu ve onun için her şeyi yapmaya hazırdı. Phoebe de Tommy için!
“ZEKİCE YAZILMIŞ, NEFİS BİR KİTAP.”
- The New York Times
“Sahneye ilk kez çıkan yazar Waters’ın buruk, orijinal, doğaüstü romanında Stephenie Meyer, John Green ile buluşmuş...” - Kirkus Reviews
“Waters’ın güçlü ilk romanı hem ölü, hem de canlı bir yığın akılda kalıcı karakterden besleniyor.” - Publishers Weekly
“Ölüler Kuşağı zekice yazılmış, inanılmaz bir çıkış romanı. Bu kitabı alın, okuyun ve
okuması için çocuklarınıza verin.”- Booklist