Levin ailesi, küçücük dairelerinde yaşam mücadelesi veriyor ve 22 yaşındaki Anna’nın beklenmedik azmi ve gücüyle birbirlerine tutunuyorlar. Anna ressam yaşamının hayallerini kurarken çaresiz şehirde ailesi için yiyecek bir şeyler bulmak zorunda kalıyor ve küçük erkek kardeşinin günden güne bir deri bir kemik kalışına şahit oluyor. Babaları kara listeye alınmış bir yazar, o da ruhen ve bedenen çöküşte. Böylesi aman vermez günlerde her şey sınanıyor. Ve Dunmore’un ilham veren öyküsü, böyle bir zamanda bile insan kalbinin, aşktan vazgeçmeyerek yenilmeyeceğini kanıtlıyor.
Kuşatma kaosu içinde hayal edilemeyen şey gerçek oluyor –iki insan Levinler’in donduracak kadar soğuk evine giriyor ve bir zamanlar içinde güç bela yaşamını sürdürmeye çalışan insanlardan başka bir şey olmayan bu eve romantizm getiriyorlar. Duyarlı, genç bir doktor, genç Anna’nın sadık aşığına dönüşüyor.
“Dunmore kendine geniş bir okuyucu kitlesi inşa etti… ama bu kitapla bir o kadarı daha yazara tutulacak.”-Publishers Weekly
“Dunmore’un romanı, sıra dışı, insani bir felaketin kaydı adeta… Dokunaklı bir kişisel zafer ve toplumsal bir trajedi öyküsü.” -San Fransisco Chronicle
“Bu destansı konu Helen Dunmore’un ellerinde yürek burkan ama daha çok ruhunuzu aydınlatan, lirik bir dürüstlük romanına dönüşüyor.” -The Washington Post
“Dunmore acı, savaş ve temel insani duyguları birleştirip aşkla dokunmuş bir öykü yazıyor… Olağanüstü.” -Library Journal
“Savaşın vahşetini ev içindeki dehşetle birleştiren bir roman; Tolstoy’un dünyasıyla Virginia Woolf’un dünyasını karıştırıyor. Kuşatma heyecan verici olduğu kadar, önemli de bir sanat eseri.” -The Independent
“Kesinlikle çok inandırıcı. En berbat koşullarda filizlenen, derin, dokunaklı bir aşk öyküsü, hayatta kalma mücadeleleri son derece basit ve sade gösteriliyor, her edebi eserde olduğu gibi… Uluslararası kalitede bir roman.” -The Times